engellilerin sosyal hayatta karşılaştığı sorunlar

Dört yaşındayken yakalandığı romatizma hastalığı nedeniyle eğitim hayatını yarıda bırakmak zorunda kalan, sonradan dışardan okuyarak kendini geliştiren, engelsiz bir dünya için mücadele eden sevgili Ali Haydar Koyun’un “Bu Hayatta Ben de Varım” (1) kitabını zevkle okudum. Koyun, toplumsal yaşamda engellilerin Engellilerin çeşitli psikolojik ve bedensel zorluklarla karşı karşıya kalması. Engelliler ile ilgili sağlık personelinin yetersiz, ilgisiz ve bilgisiz olması. Ruh sağlığı ve zihinsel engelli tedavisine yönelik hizmetler in büyük kısmı kurum temellidir. Hastaneye ulaşımın zor olması engelli bireyin tedavi edilmesinin Sosyal Hayatta Engellilere Sağlanan Kolaylıklar Bir Toplumun Gelişmişlik Düzeyini Gösterir Sosyal hayatta engellilere sağlanan kolaylıkların bir toplumun gelişmişlik düzeyini gösterdiğinin altını çizen Gökalp İlhan, engellilerin tüm hak ve özgürlüklerden diğer bireyler gibi tam ve eşit bir şekilde yararlanmasının EngellilerinKarşılaştığı Sorunlar Nelerdir? Engellilerin önündeki engeller Olması gerekenden çok dar yüksek ve rampasız kaldırımlar. Söyleşide engelli vatandaşların sosyal hayatta karşılaştığı sorunlar ve çözüm yolları ele alındı. Kent gündemini yakından takip eden ve yaptığı projelerle toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlayan Ankara Kent Konseyi (AKK), “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” nedeniyle özel bir söyleşi programına ev Quel Est Le Meilleur Site De Rencontre Suisse. Haberler > Onlar da Bizim Gibi, Sadece Duyamıyorlar. İşte "İşitme Engellilerin Yaşadığı Bazı Sıkıntılar" - 0920 - 1857 Ülkemizde sayıları 3 milyona yaklaşan işitme engelliler görünen hiçbir kusurları olmadığından en az dikkat çeken engel grubudur. Fakat eğitim ve bilinç gelişimi açısından en sorunlu grup olduğu bir gerçektir. İşitme engelliler için hayati önem taşıyan “3 E” Erken teşhis, Erken cihazlanma ve Erken eğitim ülkemizde gerektiği gibi size yazacağım sorunlar, işitme engellilerin sadece benim bildiğim sorunları. Dipnot Ben işaret dili öğrendim ve dünyanın en güzel dili olduğunu iddia ediyorum. Lütfen siz de öğrenmeye çalışın. 1. Tüm bebeklere lütfen işitme testi yaptırın Çünkü işitme kaybı çoğunlukla bebeklikten gelir ve yeterli test yapılnadığı için çocuk hayata geriden başlar. Unutmayın İşitme engelli olsun olmasın tüm bebekler aynı sesi çıkarır... 2. İşitme cihazı seçimine dikkat! Analog cihazlar çocuklarda baş ağrısı yaptığı gibi olan duyuyu da kaybettirir. İşin aslı analog cihazlar masraftan başka hiç bir işe yaramamaktadır. 3. İlk eğitim süreci İlköğretime başlayan bir işitme engelli, bu safhadan sonra a-sosyal olma yolundadır. Eğer O'na diğer bireyler gibi olduğunu, tek kaybının işitme olduğunu aşılarsanız özgüveni yerine ÖNEMLİ Çocuklarınıza da işaret dili öğretin ki ilk tepkileri işitme engellilerle konuşmak olsun, olarla dalga geçmek değil 4. İleri eğitim süreci Maalesef ki bir çok işitme engelli için eğitimin ilerisi yok. Yani zeka ile ilgili hiç bir sıkıntıları olmamasına rağmen Ülkemizde bilinen üniversite mezunu sayısı 10'dan fazla değil. Bu durumun başlıca sebebi Üniversitelerde yeterince özel kontenjan ayırılmaması. 5. Kamu kurumlarında işitme engellilerin yaşadığı sıkıntılar Bir başka sorun da kamu kurum ve kuruluşlarında yetersiz dil bilgisinden kaynaklı anlaşamama... Mesela hiç bir resmi dairede ya da doktorda dertlerini anlatamadıkları için hem ailelerinden bir kişiye yarı bağımlılar hem de zaten sinirli oldukları için daha kurum ve kurulyuşları bünyesinde bir işaret dili bilen personel barındırırsa bu sıkıntıdan büyük ölçüde kurtulunur... 6. Toplumsal sıkıntılar Bu kısma dikkat 'İŞİTME ENGELLİLER BİZİM DÜNYAMIZDA YAŞIYORLAR'. Bu durumu şöyle anlatabilirim Lütfen bunu denemeyin. Bir işitme engelliye herhangi bir kamu dairesine girmemesi için 'yasak' işareti yaparsanız, O birey bir daha oraya girmez. Ta ki bir başkası bu durumun yanlışlığını kabul ettirene kadar...Yaşadığım bir olay buna çok iyi örnek olur. Randevu için gitmem gereken Makama, yolda gördüğüm bir işitme engelli arkadaşımı da alarak gittim. Binaya yaklaştığımda arkadaşım buraya girmenin yasak olduğunu söyledi. Yaklaşık 15 dakikada ikna ettim içeri girdik ve asansörde gördüğü güvenlik görevlisinin yanında tek kelime bile konuşmayı reddetti. Tabii ki yasak dendiği için. 7. Farklı işaret dilleri Ülkemizde ne yazık ki hala tek bir alfabe yok. Hatta şive bile var. Yaygın olarak Milli Eğitim'in kullandığı alfabe kullanılmaktadır. Tek çatı altında toplamak işlerini daha da ve bütün rock gruplarının yaptığı meşur bir işaret vardır... İşte o işaret evrensel işaret dilinde 'seni seviyorum' demek. An itibari ile işaret dili öğrenmeye başladınız bile ; 8. Medya desteği Acıdır ki işitme engelliler izledikleri bir çok programı anlamıyor. Sebebi basit Duymuyorlar ve anlamaları için bir çevirmene ihtiyaçları var. Bu konuda en iyi ve sağduyulu örnek Okan BAYÜLGEN. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır... Çalışmak farklılaşma, yoksulluk ve sosyal dışlanmanın kısır döngüsünden kaçmanın en etkili yoludur. Engelli insanlar, ne yazık ki bu kısır döngünün sürekli bir parçası haline gelmiş durumdalar ama yine de tüm çabalarıyla bu kısır döngüyü kırıp çıkmak için savaş veriyorlar. Bu döngüde en büyük engeli ise bir iş sahibi olmalarına ve toplum içinde kabul görmelerine ilişkin sorunlar oluşturuyor. Dünyanın her yerindeki işsizlik istatistiklerine rağmen, iş hayatı insan hayatının en büyük parçası olmaya devam ediyor. Çoğuna göre çalışmak, fiziksel varlığın devamı için gerekli birincil gelir kaynağını temsil ediyor. Sadece beslenme, giyinme, barınma gibi hayatta kalma haklarının devam ettirilmesinde değil; eğitim, kültür, sağlık gibi diğer birçok hakka sahip olmalarında da önemli bir yere sahip 'çalışmak'. Ne var ki, engelli birçok insan çalışma hakkından ya mahrum ediliyor ya da birkaç önemsiz ve vasıfsız işle görevlendiriliyor. Engellilerin gerekli eğitim, değerlendirme ve düzenlemelerle çok sayıda sorumluluğu yerine getirdikleri gözlense de işe alımlarda en son düşünülenleri yine onlar oluşturuyor. Tüm dünyada yükselen 'engelli' serzenişleri ne yazık ki ülkemizde en yüksek noktalara ulaşmış durumda. Ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişliği ile bağlantılı olarak yaşanan sorunlar, Türkiye’nin gerek ekonomik gerekse sosyal ve kültürel ortamında engelli insanlara pek de fazla şans tanımıyor diyebiliriz. Ancak son zamanlarda gerek iş kanununda yapılan değişiklikler gerekse projelendirilen iş yeri düzenlemeleri, engellilerin çalışma hayatına daha olumlu bakmasını sağlıyor. Türkiye’deki mevcut durumun daha iyi analiz edilebilmesi ve alternatif çözüm planları bulunması bakımından, dünyadaki diğer çalışmalardan haberdar olmak yararlı olacaktır 1 Birleşmiş Milletler Engellilik Programı Tüm engellilere yönelik çalışmalar arasında en kapsamlısı olarak Birleşmiş Milletlerin bu konuda yürüttüğü program ve araştırmalar sayılabilir. Birleşmiş Milletler Engellilik Programı, Birleşmiş Milletler Sistemi içinde engellilere yönelik en önemli programdır. Program, Ekonomik ve Sosyal Çalışmalar Departmanı’nın, Sosyal Politikalar ve Gelişim Bölümü altında sürdürülmektedir. Programın temeli, 1982 yılında kabul edilen Engelli “İnsanlara Yönelik Dünya Faaliyet Programı”na ve 1994 yılında kabul edilen “Engelliler için Fırsat Eşitliğinde Standart Kurallar”a dayanmaktadır. Programın amaçları; engellilerin sosyal hayata ve değişime ayak uydurup katılması için destek vermek, engellilerin haklarını genişletmek ve itibarlarını korumak, iş, eğitim, bilgi, hizmet alanlarında eşit haklara sahip olmaları için çalışmak, şeklinde sıralanabilir. 2 Dünya Faaliyet Programı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 37/ nolu kararla kabul edilen Dünya Faaliyet Programı uyarınca engelli insanların toplumlarıyla bütünleşmesi için politik ve sosyal girişimlerde bulunulması gerekmektedir. Birleşmiş Milletler Engellilik programı için bir çıkış noktası olan Dünya Faaliyet Programı DFP, engellilerin sosyal yaşama ve ulusal gelişmeye tam anlamıyla katılması için rehabilitasyon ve fırsat eşitliği konularına global bir yaklaşımı öngörür. Fırsat eşitliği, Dünya Faaliyet Programı’nın sosyal - ekonomik yaşamın her alanında engellilerin de yer almasına yönelik yol gösterici felsefesinin merkezini oluşturur. Bu ilkenin en önemli noktası, engellilerin sorunlarına dış dünyadan tecrit edilmiş bir şekilde değil, aksine normal ve günlük toplumsal yaşam içinde çözümler bulunmasıdır. Dünya Faaliyet Programı’nın engellilere ilişkin bölümünde, iş hayatındaki durumları da ele alınmış ve bazı saptamalar yapılmıştır. Ekonomik durgunluk dönemlerinde, sanayileşmiş ülkelerdeki iş arayan işsizler arasında engellilerin oranının, diğer insanlara göre iki kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Birçok ülkede, engellilere istihdam sağlamak amacıyla programlar ve düzenlemeler yapılmaktadır. Bu çalışmalar şu uygulamaları kapsamaktadır Atölye çalışmaları, korunaklı çalışma alanları Kontenjan planlaması Engelli ve engellilere yardım eden kooperatif çalışmaları Bu çalışmalara karşın yapılan saptamalar, uygulamaların yetersiz olduğunu göstermektedir İstihdam edilen engelli çalışan sayısının işsiz engelli sayısının çok altında olduğu da gözlenmiştir. Gelişmekte olan ülkelerdeki engellilerin büyük çoğunluğu kırsal alanda yaşamaktadır. Aile ekonomisi tarıma veya kırsal başka bir geçim kaynağına bağlıysa ya da geleneksel geniş aile modelinde yaşanıyorsa, engellilere yararlı birçok görev verilmektedir. Ailelerin kırsal kesimden kentlere göç etmesiyle, tarımda makineleşme ve ticarileşme başladığından, engellilerin zaten kötü olan çalışma durumları daha da ciddi bir hal alır. Kentte yaşayanlar için iş rekabeti kaldıramayacakları kadar ağır ve diğer üretim faaliyetleri de oldukça kısıtlıdır. Buradaki engelli insanlar zorunlu bir hareketsizlik içinde, başkalarına bağımlı yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Dünya Faaliyet Programı’nda var olan durumun yanı sıra ideal olan duruma da yer verilmiş ve bazı çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Programa göre, gerek kırsal gerekse kentsel bölgelerdeki engellilerin üretken ve kazançlı iş fırsatlarına sahip olmaları için, üye ülkeler belli politikalar izlemeli ve destekleyici hizmet yapıları oluşturmalıdır. Kırsal istihdama ve engellilerin kullanmasına uygun ekipmana özellikle dikkat edilmelidir. Merkezi ve yerel yönetim düzeyleri arasında ortak bir strateji ve engellilerin istihdam olanaklarını genişletme fikrinden çıkılarak ortak bir faaliyet planı gerçekleştirilmelidir. Bu birliktelik, çalışma alanlarının düzenlenmesi yoluyla engellilerin yararlanması ya da zarar görmesini engellemek, iş yaşamından olumsuz etkilenenlere rehabilitasyon hizmeti vermek gibi çalışmaları içermektedir. 3 Engelliler İçin Fırsat Eşitliğinde Standart Kurallar Dünya Faaliyet Programı’nın yanı sıra Engelliler İçin Fırsat Eşitliğinde Standart Kurallar dahilindeki 19. Kural, engellilerin toplumla bütünleştirilmesi konusunda devlete düşen görevlerin altını çizmekte ve devletlerin engelli örgütleriyle temas kurarak eğitim programları hazırlaması gerektiğini ve bu programda yine engellilerin öğretmen, eğitimci ve danışman olarak çalıştırılmalarının doğruluğunu belirtmektedir. Toplumsal bütünleşmenin yanı sıra engellilerin iş hayatında adil ve eşit şartlarda çalışmasıyla ilgili 7. Kural ise devletlerce oluşturulacak programların; farklı engelleri olan çalışanlar için uygulanabilir olacak iş yeri tasarım ve düzenlemelerinin yapılması, yeni teknolojilerin kullanılmasında destek verilmesi, engellilerin söz konusu işi kazanmaları ve yürütmeleri için yardımcı araçların, aletlerin ve ekipmanın geliştirilmesi ve üretilmesi, uygun eğitim ve yerleştirmelerin gerçekleştirilmesi ve kişisel yardım, çeviri hizmetleri konularında destek verilmesi, gibi çalışmaları içermesi gerektiğini vurgulamaktadır. 4 Engellilere Yönelik Rehabilitasyon ve İstihdam Konvansiyonu Dünya Faaliyet Programı’nın ve Engelliler İçin Fırsat Eşitliğinde Standart Kuralların yanı sıra Uluslararası Çalışma Örgütünce hazırlanan, “Engellilere Yönelik Rehabilitasyon ve İstihdam Konvansiyonu” kapsamında, engellilerin daha iyi ve adil bir iş hayatına sahip olmaları için bazı kararlar alınmıştır. İzlenecek temel politikayı destekleyici maddeler de eklenmiştir. Bu maddelerden en önemlisi 4. Maddedir “Söz konusu politika engelli çalışanlar ile diğer çalışanların eşit olanaklara sahip olması ilkesini temel almalıdır. Engelli kadın ve erkekler için eşit muamele ve fırsatlar gözetilmelidir ...” Bu maddeden de anlaşıldığı üzere engelli insanların istihdam edilmesi, bu insanların beceri ve yeterlilikleriyle uyumlu paralel işlerin sağlanmasını gerekli kılmaktadır. Konvansiyonun 5. Maddesi ise engellilerin çalışma hayatında korunmalarına ve eşit muamele görmelerine ilişkin alınması gereken önlemleri şöyle belirtmektedir “İş veren temsilcisi ve işçi temsilcisi, görüşmelerden sonra, engellilikten kaynaklanan durumlar doğrultusunda özel şartların ve düzenlemelerin yerine getirilmesine karar verebilir ki bu düzenlemeler genelde özel korunma ve yardımlaşmayı gerektirir ancak bu uygulama ayrımcılık zannedilmemelidir.” Aynı konvansiyonda hem işveren hem de işçi örgütlerinin devletle ve engelli dernekleri ile birlikte çalışarak engelli çalışanlarının haklarına sahip olmaları noktasında sorumluluk almaları gerektiği belirtilmektedir. Ve Türkiye... Dünya çapındaki bu anlaşma ve konvansiyonların yanında Türkiye’de yapılan çalışmaların çok fazla olduğunu söylemek zor olsa da Yeni İş Kanunu’nda engellilerin çalıştırılmasına ve çalışma koşullarına ilişkin maddelere de yer veriliyor. İş Kanunu’nun “Özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma zorunluluğu” başlıklı 30. Maddesi altında çalışan engellilere ilişkin ifadeler yer almaktadır. Bu madde uyarınca “ ...İşverenler elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde her yılın Ocak ayı başından itibaren yürürlüğe girecek şekilde Bakanlar Kurulunca belirlenecek oranlarda özürlü ve eski hükümlü ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin B fıkrası uyarınca istihdamı zorunlu olan terör mağduru işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler ” Aynı maddede, gerek engelli gerekse terör mağduru ve eski hükümlü olan çalışanların niteliklerine göre işlere alınmalarının gerekliliğine ve işe alım sürecinin nasıl yönetileceğine de yer verilmiştir “...Bu kapsamda çalıştırılacak işçilerin nitelikleri, hangi işlerde çalıştırılabilecekleri, bunların işyerlerinde genel hükümler dışında bağlı olacakları özel çalışma ile mesleğe yöneltilmeleri, mesleki yönden işverence nasıl işe alınacakları, Adalet Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca birlikte çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” İşverenleri, engellilerin çalışma ortamlarını engelleri çerçevesinde belirlemeye yönelten ve kötü çalışma şartları doğuracak ortamları oratadan kaldıran bir ifade de şöyledir “Yer altı ve su altı işlerinde özürlü işçi çalıştırılamaz ve yukarıdaki hükümler uyarınca işyerlerindeki işçi sayısının tespitinde yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar hesaba katılmaz.” İş kanunu’nun 31. Maddesinde ise engelliler hizmet erbaplarına göre üç bölüme ayrılmaktadır ve engelleri derecesinde hizmet erbabının ücreti indirilecektir. “Madde 31. — Çalışma gücünün asgarî % 80'ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece sakat, asgarî % 60'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece sakat, asgarî % 40'ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece sakat sayılır ve aşağıda sakatlık dereceleri itibariyle belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir Sakatlık indirimi; - Birinci derece sakatlar için lira, - İkinci derece sakatlar için lira, - Üçüncü derece sakatlar için liradır.” Yukarıda sözü geçen, dünya çapında yapılan çalışmalar ve hukuksal düzenlemelerin Türkiye’deki yansımaları engelli çalışanlar tarafından çok da tatmin edici bulunmuyor ancak Yeni İş Kanunu kapsamında engelli çalışanlara ümit veren gelişmeler olduğu bir gerçek. ENGELLİLERİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR Günümüz Türkiye'sinde engellilerin toplumla bütünleşme yönünde yoğun sorunlar içinde yaşadıkları bilinmektedir. Sorunu adlandırmadan başlayan ve yaşamın pek çok alanına yayılan bu sorunlar, engelli bireylerin içinde yaşadıkları toplumla işlevsel bir bütünlük içinde yaşamalarını güçleştirmektedir. Sürekli sorunlarla boğuşan, onlara anlamlı çözümler üretemeyen bireyler, kendilerini mutsuz hissedeceklerdir. Bu da temel bir insan hakkı olan bireyin kendisini gerçekleştirme hakkını ortadan kaldıran düşük yaşam kalitesi demektir. Engellilik Nedir, Engelli Kime Denir?Yalnız bizim dilimizde değil diğer birçok dilde de engelli ve engellilik anlamına gelen birden fazla sözcük bulunmaktadır. Örneğin Türkçede genel düzeyde engelli, özürlü, sakat sözcükleri aslında aralarında anlam fakları olduğu halde aynı anlama gelmek üzere kullanılmaktadır. Genelde tüm engelliler için yaşanan bu karmaşa belirli engelli kümeleri için de geçerlidir. Örneğin kör, ama görme engelli, görme özürlü, az gören, vb. Bu sözcükler değişik anlamlar taşıdıkları gibi yer yer aynı anlama gelmek üzere de kullanılabilmektedirler. Bu da bir zihin karışıklığı yaratabilmektedir. Adlandırmadaki bu farklar, zaman zaman öyle çok tartışmaya neden olmaktadır ki, bu tartışmalar, gerçek sorunların önüne bile geçebilmektedir. Engellinin kim, engelliliğin de ne olduğu açık bir biçimde ortaya konmayınca, engellilere yönelik geliştirilecek politikaların, yasaların ve hizmetlerin kapsamı da belirsizleşmektedir. Bu belirsizlik de uygulamada pek çok sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Adlandırmadaki karmaşa ve tanım güçlüğü engellinin kendisini anlatmasını ve diğerlerinin de onları kolayca anlamasını zorlaştırmaktadır. Bireysellleştirilmş Eğitim ProğramınıBEP kolayca hazırlayın. Engellilerin yaşadığı bir başka sorun da, kendileri ile ilgili sağlıklı istatistiklerin olmayışı. İlk defa son İki nüfus sayımında engellilerin belirlenmesine yönelik bir soru sorulmuş, bunlardan ilkinden sağlıklı bir sonuç elde edilememiştir. Son nüfus sayımında engellilere ilişkin kimi durumlar daha ayrıntılı sorularla soruşturulmasına karşın kamuoyuna henüz bir sonuç açıklanmamıştır. Sayım sonucunda ortaya çıkacak çok önemli bilgilere dayanarak birçok şeyi konuşabilmek ve pek çok hizmeti planlayıp, programlayabilmek sanırım çok daha kolay olacaktır. Engelliliğin her zaman her yerde geçerli ölçülerle tanımını yapmak bir hayli güçtür. Bu yüzden olsa gerek alanyazında literatürde çok değişik tanımları vardır. Birleşmiş Milletler Sakat Haklan Bildirgesinde "Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri bedensel ya da sonradan olma her hangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar" sakat olarak tanımlanmaktadır. Engelli sözcüğü genelde hareket yeteneği sınırlanmış bireyi çağrıştırmaktadır. Hareket yeteneğini sınırlayan nedenler ise doğuştan getirilen, doğum sırasında karşılaşılan ya da sonradan yaşanan bir hastalık veya kaza sonucu ortaya çıkan bir işlev bozukluğundan kaynaklanıyor olabilir. Hareket yeteneğinin kısıtlı olması, başlı başına bir engellilik midir? Eğer öyle ise hepimizin yapamadığı, beceremediği bir iş ya da eylem yok mudur, yaşamda? Engellilik günlük yaşama katılmayı engelleyen, fiziksel işlevlerdeki bir sınırlılık hali olarak değerlendirilmelidir. Gerçekte önemli olan, bazı işlevlerin yerine getirilmesinde karşı karşıya kalman bir fiziksel sınırlılığın olması değil, bunları "kompanse" edecek destek sistemlerinden yoksun kalmaktır. Eğer bir gözlükle, var olan görme yetersizliğinizi rahatlıkla giderebiliyor ve işlerinizi görebiliyorsanız bir sorununuz yok; ancak geri kalmış bir köyde ya da yörede bu gözlüğe ulaşamıyorsanız, ciddi bir sorunla karşı karşıyasınız demektir. O halde engellilik çoğu zaman değişken bir konudur. Başka bir deyişle nerede ve nasıl karşılaşacağınıza bağlı olarak sonuçları değişen bir durumdur. Bireyin fiziksel işlevlerindeki bozukluk ve bunların hareket yeteneğinde yarattığı eksiklik ve güçlük, onu toplumun diğer bireylerinden farklı kılar. Bu farklılık engellilerin yaşadığı ayrımcılığın da asıl nedenidir. Bilindiği gibi her türlü ayrımcılığın temelinde farklı olmak, yani "alışılmamış özelliklere" sahip olmak vardır. Fiziksel işlevlerdeki bozukluklar ve bunların hareket yeteneği üzerinde yarattığı sınırlamalar bireyi toplumdan uzaklaştırır. Toplumsal destek sistemlerinin yetersizliği, toplumun dışlayıcı tutum ve davranışları da engelli bireyin topluma eşit bireyler olarak katılmasını önler. Öğrenciye verilen eğitim modüllerinin sınır kontrolü otomatik yapın. Engelliliğin Oluşmasını Önlenebilir mi?Birleşmiş Milletler Genel Kurul'unun 20 Aralık 1993 tarihinde yapılan 48. toplantısında 48/96 sayılı kararla kabul edilen "Sakatlar İçin Fırsat Eşitliği Konusunda Standart Kurallar" yazının bundan sonraki bölümlerinde yalnızca 'Standart Kurallar' diye geçecektir. engellilerin topluma eşit katılımları için bazı ön koşullardan söz etmektedir Bunlar bilinçlendirme, tıbbi bakım, rehabilitasyon ve yardım hizmetleridir. Eşit katılım için ön koşullar arasında sayılan tıbbi bakım engelliliğin önlenmesi ile ilgili hükümler içermektedir. Engelliliğe neden olabilecek durumların ortaya çıkartılması, değerlendirilmesi ve bunların giderilmesi konularında etkili programlar önerilmektedir. Bu programlar yoluyla engelliliğe neden olan etkenlerden korunmak, bu etkenleri azaltmak ya da yok etmek olanaklı olabilecektir. Söz konusu programlara engellilerin, ailelerinin ve ilgili kuruluşların katılımı büyük önem taşımaktadır. Engelliliğin önlenebilmesi için erken tanı, ilk yardım, erken müdahale, erken bakım ve koruma önemlidir. Ayrıca sağlık personelinin yetiştirilmesi, sağlık alt yapısının ve sağlık sigortasının engellileri de içerecek şekilde geliştirilmesi ve tüm topluma yaygınlaştırılması bu açıdan önemli toplumda engellilerin varlığı onların toplumla bütünleşme gereksinimini ve sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu ise oldukça zor ve karmaşık bir süreçtir. Oysa engellilik önlenebilirse, en azından sayıları çok daha aza indirilebilirse, engellilerin topluma kazandırılması konusu, günümüzdeki boyutlarda bir sorun olmaktan çıkacaktır. Engelliliğin nedenleri dikkatle incelenirse, bunların çok önemli bir bölümünün kaçınılabilir, önlenebilir nedenler olduğu görülecektir. Engellilik genelde kaynağına ve sebeplerine göre değişik şekillerde sınıflandırılmaktadır. Kaynağına göre sınıflandırıldığında, doğuştan gelen engellilik nedenleri arasında bir takım genetik nedenler, akraba evliliği, gebelik sırasında annenin karşılaştığı travmalar, hastalıklar, ilaç kullanımı, ışına maruz kalmak, annenin alkol ve madde bağımlısı olması, kötü beslenmesi gibi nedenler görülmektedir. Sayılan tüm bu nedenler kaçınılmaz, önlenemez durumlar değildir. Tıp bilimince gerçekleştirilen araştırmalarla genetik nedenlerin bile en azından bir kısmı önceden bilinebilmektedir. Doğum sırasında ve sonrasında 'kazanılan" engelliliğe gelince kötü ve yetersiz koşullarda gerçekleştirilen doğumlar, travmalar, yanlış uygulamalar vb. akla gelmektedir. Doğum sonrasında karşılaşılan olaylar arasında ise iş kazaları, ev kazaları, trafik kazaları, savaşlar, terör olayları, endüstriyel kazalar, deprem ve benzeri yıkım olayları, büyük sanayi kazaları temel engellilik nedenleri arasındadır. Bunların büyük çoğunluğunun da önlenebilir nitelikte nedenler olduğu anlaşılmaktadır. O halde "engellilik bir kader değildir". Gerekli önlemler alındığında, bilinçli bir toplum yaratıldığında, engellilik büyük oranda önlenebilir. Bunun için insana her şeyin üstünde değer veren bir anlayışın toplumda benimsenip yerleştirilmesi gerekir. Bu nedenle engelli sorunlarına eğilirken, ısrarla üzerinde durulması gereken konu engelliliğin oluşmasını önlemek olmalıdır. Performans Takip Formu PKT eğitmenleriniz internet üzerinden girsin, siz sadece çıktıları alın. Engellilerin Toplumla Bütünleşmelerinin Önündeki Engeller Nelerdir?YoksullukEngellilerin genel olarak toplumla bütünleşmesinin önündeki engellerden birisi ve belki de en önemlisi yoksulluktur. Yapılan araştırmalar, dünyanın her yerinde engellilerin çok büyük çoğunluğunun toplumun yoksul kesimlerinden geldiğini ve yoksulluk içinde yaşadıklarını göstermektedir. Bu belirleme gelişmiş/endüstrileşmiş ülkeler için de geçerlidir. Kuşkusuz bu gerçek bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde çok daha çarpıcı ve dramatik yönleriyle yaşanmaktadır. Yukarda sayılan engellilik nedenleri çoğunlukla yoksul kesimler arasında geçerlilik kazanmaktadır. Ayrıca engellilik işsizliğin de başlıca nedenleri arasında sayıldığı için bu iki olgu arasında bir neden sonuç bağlantısı bulunduğu söylenebilir. Demek ki engellilerin topluma kazandırılmalarının önündeki en ciddi sorunlardan birisi, içinden geldikleri sosyo-ekonomik kesimin bir bütün olarak yaşadığı yoksulluk sorunu/gelir dağılımı sorunudur. Doğaldır ki yoksul kesimler arasından gelen engelliler, yoksulluğu üreten başka sebeplerle de bir arada yaşadıkları için, onlar için yoksulluk adeta bir kısır döngüye dönüşmektedir. Bu, onların toplumla bütünleşmelerinin önündeki en ciddi engeldir. Standart Kurallar engellilerin sosyal güvenlik kapsamında korunmalarını ve onlara yeterli düzeyde gelir desteği sağlanmasını öngörmektedir. Bu konuda engellilere yönelik ayrımcı uygulamalar önlenecektir. Engellilerin koruyucu aile uygulaması içinde bakılması için bakıcı ailelerin sosyal güvenlik kapsamına alınarak desteklenmesi ön görülmektedir. Engellilerin kendi kendilerine yeterli olabilmesi için meslek edindirilmeleri ve işe yerleştirilmeleri önemle vurgulanmaktadır. Asıl olan engelli de olsa her bireyin topluma çalışarak üretken bir birey olarak katılmasıdır. Kurumunuza ait program, modül sınırlamalarını siz değil, otomasyonunuz takip etsin. EğitimEngellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki bir diğer engel de eğitim konusunda karşılaştıkları sorunlardır. Tüm ülkelerde eğitim sistemi, öncelikle, nüfusun engelli olmayan kesimi için planlanıp uygulanmaktadır. Böylece daha en baştan eğitim sistemi, engellileri dışlayan bir anlayışa sahip olmakta; daha sonra da engellileri eğitim sistemiyle bütünleştirecek çeşitli programlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Aslında bilinçli ya da bilinçsiz gelişen bu dışlayıcı tavır, diğer konular için de söylenebilir. Bir yandan çeşitli konularda engellileri dışlayan süreç devam ederken, bir yandan da onları toplumla bütünleştirme çabası, ne yazık ki birbiriyle çelişen iki süreç olduğu için, çok da başarılı olamamaktadır. Engellilerin eğitimi ile ilgili programların farklı oluşu bu ayrımın nedeni olarak gösterilebilmektedir. Oysa bu yalnızca engelliler için değil her insanın eğitiminde geçerli bir durumdur. Çağdaş eğitim anlayışında, eğitimin odağında, engelli olsun olmasın, insan, insanın özellikleri ve gereksinimleri yer Kurallara göre engelliler de diğer bireyler gibi ilk, orta ve yükseköğrenim olanaklarından yararlanacaklardır. Zorunlu eğitim herkes gibi engellileri de kapsayacaktır. En çok ihmal edilen konulardan biri de engelli çocukların okul öncesi eğitimidir. Ayrıca yetişkin engelliler için örgün ve yaygın eğitim olanakları da son derece sınırlıdır. Bu nedenle öncelikle eğitim alt yapısının nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesi ve engellilerin gereksinimlerini karşılayacak bir düzeye eriştirilmesi gerekir. Engellilerin eğitiminde sorumluluk alacak meslek elemanlarının özel eğitimci, rehber danışman, sosyal hizmet uzmanı yeterli sayıda ve donanımda yetiştirilmeleri gerekir. Öte yandan eğitim kurumlarının engellilerin de varlığını hesaba katacak fiziksel düzenlemelere sahip olması, bu kurumlara kolay ulaşım için gerekli önlemlerin alınması, engellilerin özel eğitimi için gerekli ders araç-gereçlerinin hazırlanması gibi konular engellilerin toplumla bütünleşmeleri önündeki ciddi engeller olarak yaşanmaktadır. Engellilerin engel durumlarını hesaba katacak özel ölçme değerlendirme yöntemlerinin geliştirilmesi gereklidir. Öğrenciye verilen eğitim modüllerinin sınır kontrolü otomatik yapın. Müfredat programları, engel türleri ve dereceleri ile engellilerin kişisel özellikleri ve gereksinimleri de dikkate alınacak şekilde esnek hazırlanmalıdır. Engellilerin eğitiminde görevli meslek elemanlarının meslek/hizmet içi eğitimlerine de gereken önem verilmelidir. Engellilerin eğitiminde çağdaş bir yaklaşım olarak kabul edilen "kaynaştırılmış eğitim" gerekli alt yapı eksiklikleri giderilerek yaygın bir şekilde engellilerle ilgili eğitim veren bölümlerinde Öncü araştırma ve uygulamalar desteklenmeli, engellilerle ilgili "uygulama araştırma merkezleri" kurulması teşvik edilmelidir. İlgili kurumlar arasında bilgi ve deneyim paylaşımı amacıyla işbirliği ve eşgüdüm sağlayıcı çalışmalara ağırlık eğitim sisteminin dışında kalıp eğitilemeyince, bu durum pek çok başka sorunu da beraberinde getirmektedir. İnsan yaşamında bazı sorunlar, bazı konular vardır ki gerek pek çok sorunun üretilmesinde, gerekse pek çok sorunun çözümünde adeta bir anahtar rolü oynamaktadır. Eğitim de onlardan birisidir. O nedenle engellilerin eğitim sorunlarına gerekli önem ve ağırlık verilmelidir. Ülkemizde engellilerin % 97'sinin eğitim olanaklarından yoksun kaldığı ileri sürülmektedir. Bu da sorunun bizdeki boyutu hakkında yeterince fikir vermektedir. Bu eğitim oranıyla engellilerin sorunlarını çözmek, onları topluma kazandırmak, toplumla bütünleştirmek olanaklı Fiziksel Çevre ve KonutEngellilerin topluma katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri de ulaşım, fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır. Eğitim konusunda belirttiğimiz gibi, toplumu tasarlarken, bir toplum modeli ortaya koyarken, içinde yaşanılan fiziksel çevreyi de o toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir. Yaşanılan konuttan tüm kamusal yaşam alanlarına ve ulaşım araçlarına kadar tüm çevresel unsurların engellilerin özellikleri ve gereksinimleri dikkate alınarak tasarlanmadığı bir gerçektir. Yollar, kaldırımlar, kamu binaları, parklar ve bahçeler, okullar, içinde yaşanılan konutlar, ulaşım araçları ve bunun gibi daha birçok fiziksel çevre unsuru, engellilerin topluma katılmasının önünde ciddi birer engel oluşturmaktadır. Böylece sahip olduğu engeli nedeniyle hareket yeteneği sınırlanmış insanların bu ve benzeri sebeplerle yaşadıkları sınırlama daha da pekişmektedir. Bunun anlamı Hareket yeteneği sınırlanan bireyin toplumsal yaşamdan dışlanmasıdır. Oysa bütün bunlar, engellilerin topluma katılmasını, toplumla bütünleşmesini kolaylaştıracak bir biçimde tasarlanabilir ve geliştirilebilir. Öğrencilere verilen eğitimleriterapileri MEBBİS"e otomatik aktarın. Standart Kuralların eşit katılım için hedef seçtiği alanlardan ilki "ulaşılabilme" konusudur. Bu anlamda fiziksel çevre koşullarının engellilerin yaşamını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi, eşit katılım açısından yaşamsal değerde kabul edilmektedir. Fiziksel çevrenin yapılandırılmasında sorumlu kişi ve kuruluşların engelli kişiler konusunda bilgili, bilinçli ve duyarlı davranmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla fiziksel çevrenin tasarlanması ve yapılandırılması süreçlerinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin katılımı konusu büyük önem ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Bilindiği gibi rehabilitasyon çok genel olarak, yitirilen bir yeteneğin yeniden kazandırılması, yerine başka bir yeteneğin 'ikame edilmesi" demektir. Her hangi bir sebeple engelli hale gelen birey önceden var olan işini artık yapamıyorsa ya o işi yapabilmek için "yeniden yeteneklendirilmesi = rehabilite edilmesi" gerekmektedir ya da bu İşi yapmak artık olanaklı değilse, yapabileceği yeni bir iş için beceri kazanması eğitilmesi gerekmektedir. Böyle bir rehabilitasyon sürecinden geçmemiş olan birey, topluma ve içinde yaşadığı aileye yük olmaktan kurtulamayacaktır. Engellilerin engelleriyle bağlantılı bir eğitim ve rehabilitasyon olanağından yararlanması, onları toplumsal yaşamla bütünleştiren en önemli etkendir. Oysa bu gün, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre az çok fark etse de, engellilerin ezici bir çoğunluğu bu olanaklardan kurallara göre engelliler için geliştirilecek rehabilitasyon programlarına katılım konusunda da eşitlik ilkesi en önemli rehber durumundadır. Programlar engellilerin, ailelerinin ve örgütlenmelerinin katılımı ile geliştirilmeli; nitelik ve nicelik yönden engellilerin gereksinimlerini karşılayacak yeterlikte olmasına özen gösterilmelidir. Eşitlik ilkesi gereği, birden çok özrü bulunanlar ihmal edilmemelidir. Rehabilitasyon programının kapsamında eğitim, danışmanlık, bireysel kapasitenin arttırılması, değerlendirme, rehberlik gibi konular yer almaktadır. Hedef kitlesi ise engellilerin yanı sıra aileleri, ilgili kuruluşların çalışanları, toplum, ilgili meslek elemanları ve medya yer almaktadır. Performans Takip Formu PKT eğitmenleriniz internet üzerinden girsin, siz sadece çıktıları alın. Uygulanan rehabilitasyon programlarının değerlendirilmesinde engellilerin, ailelerinin ve örgütlerinin görüşlerine Önem verilmelidir. Ayrıca her engel kümesinde yer alan bireylerin gereksinim duydukları kimi araç gereçler vardır ki bunlar engelliler için son derece önemlidir, yaşamlarının adeta bir parçası gibidir. Bu araç gereçler engellinin hareket yeteneğini artırıcı özelliklere sahiptir. Bu da toplumla daha çok bütünleşme demektir. Yoksulluk ve işsizliğin en yaygın olduğu toplumsal kesimin engelliler olduğu düşünülürse, özellikle sosyal güvenlik ve sosyal refah hizmetlerinin yetersiz olduğu ülkelerde engellinin bu tip araç gereçlere kolaylıkla ulaşması beklenemez. Az Önce verilen örnekte olduğu gibi belirli oranda görme engeli olan bir insanın bir gözlük desteği ile bu sorununu çözülecekse ya da yürüme güçlüğü çeken bir insana sağladığınız bir araçla bir koltuk değneği veya tekerlekli sandalye ile onun hayatı önemli ölçüde kolaylaşacaksa, böylece engelli karşı karşıya olduğu sınırlanmanın, kısıtlılığın dışına çıkabilecekse, bu onun İçin vazgeçilmez bir şeydir. Bu sağlanamadığında engellinin topluma katılmasının önünde ciddi bir engel oluşmuş onurlu bir yaşam sürebilmeleri için kendi kendilerine yeten bireyler olmalarının önemine değinilmişti. Bu bağlamda kamusal yardımlardan yararlanmak konusunda tam bir eşitlik olmalıdır. Engellilere gereksinim duydukları araçlar, ücretsiz ya da çok ucuza verilmelidir. Engellilerin gereksinim duydukları özel araçların geliştirilmesi konusunda AR-GE araştırmalarının desteklenmesi, araçların üretimi ve ithalinde kolaylıklar sağlanması gerekir. En önemlisi engellilerin bu araçlara kolaylıkla, ulaşabilir olması sağlanmalıdır. Bu araçların üretimi ve dağıtımında tüm engel kümelerinin ve her engelli bireyin gereksinimleri özel olarak dikkate alınmalıdır. Engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak üzere tasarlanmış bu araçlar, onların toplumsal yaşama katılmalarını maksimize edecektir. Öğrenci ve Veli bilgilerinin kolayca takip edin. Engellinin Aile Yaşamı / Özel YaşamıTopluma katılma, toplumla bütünleşme konusunda bir başka güçlük de, engellinin aile yaşamı / öze! Yaşamıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Fiziksel işlevlerindeki bozulma ya da bazı eksiklikler nedeniyle engellinin hareket yeteneği sınırlanınca, bu, onun özel yaşamına da bazı kısıtlamalar getirmektedir. Hatta sosyal hizmet kurumlarda sürekli bakım ve koruma altında olan engelliler için adeta özel yaşam yok denebilecek kadar azdır. Engelliye ait bir mekânın yokluğu ve kimi etkinliklerin cinsel yaşam gibi yasaklanması gibi pek çok sınırlama özel yaşamı ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca engellilerin evlenmeleri ve aile kurmaları da diğer insanlara oranla daha güçtür; bu da onların toplumla bütünleşmelerini önemli ölçüde engellemektedir. Gerek aile ortamında gerekse kurum yaşamında olsun, engelliler, özel bakım ve gereksinim kümesi oldukları için ya da başka zorlayıcı sebeplerle daha çok ihmal istismar kurbanı olmaktadırlar. Standart Kurallara göre devletler engellilerin aile yaşamına tam olarak katılmalarını desteklemek durumundadır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ayrımcı uygulamalar olmaması için çaba harcanması gerekmektedir. Evlilik, aile yaşamı ve cinsellik gibi konularda engellilere yönelik olumsuz önyargıların değiştirilmesi SorunuEngellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel gerekse toplumsal refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasız benimsenmektedir. Çalışmayı Özendirmenin hem bireysel hem de toplumsal açıdan sayısız; yararı olduğu söylenebilir. Öte yandan çağdaş anlayışın bir gereği olarak "çalışmak ve işsizlikten korunmak" bir insan hakkı olarak da değerlendirilmektedir. İşsizlik ve çalışma yaşamından kaynaklanan sorunlar, engellileri kuşatan sorunlar arasında, adeta diğer sorunların da temeli konumunda olan, bir diğer söyleyişle doğrudan doğruya diğer sorunları doğuran ya da bu sorunların daha şiddetle yaşanmasına neden olacak etkilerde bulunan bir özelliğe sahiptir. Her insanın yapabileceği bir iş vardır ve engelliler de fiziksel ve ruhsal işlevlerinde bir bozulma ya da eksiklik olsa bile, onların bu niteliklerini dikkate alan uygun bir eğitim ve rehabilitasyondan geçirildikleri zaman çalışabilirler, üretime katılabilirler. Çalışmanın, kültürün önemli bir parçası sayıldığı toplumlarda, herkes gibi engelliler de çalışmaya/üretmeye isteklidirler. İşsizlik, çok yönlü neden ve sonuçlara sahip bir olgudur. Bu sorunu, yalnız engellilerin değil tüm insanların gündeminde bir sorun olmaktan çıkarmak kuşkusuz en büyük amaç olmalıdır. Performans Takip Formu PKT eğitmenleriniz internet üzerinden girsin, siz sadece çıktıları alın. Genel olarak engellilerin istihdamı ile bağlantılı yaşanan sorunları beş noktada ele almak Bunlardan ilki ülkemizde, henüz engellileri de gözeten sistemli bir iş analizi ve meslek tanımlaması çalışmasının yapılmamış olmasıdır. Bu gün engellilerin, sahip oldukları engelden kaynaklanan özellikleri ve nitelikleri de dikkate alınarak, hangi işlerde çalışabilecekleri konusunda, elde ciddi bir araştırma, bir çalışma bulunmamaktadır. Engelliler çok sayıda işte, kendi kendilerine yaptıkları girişimlerle çalışma deneyimleri yaratmaktadırlar. Oysa gelişmiş ülkelerde iş analizleri, meslek tanımları son derece önemlidir. Engelliler hangi işleri yapabilir? Bu iş, bu meslek hangi eğitim sürecinden geçildikten sonra yapılabilir? Bu eğitim sürecinin özellikleri ve aşamaları nelerdir? Bütün bunların ayrıntılarının belirlenmesi gerekir. İş piyasası, eğer belirli niteliklerle donatılmış bir iş gücüne gereksinme duymuyorsa, iş gücünü, bu niteliklerle donatmayı sürdürmek, bir yandan boşa giden emek ve para, diğer yandan da bu niteliklere sahip işgücünün işsizliğine kapı aralamaktır. Yani, her insanı olduğu gibi, engellileri de iş piyasasının özellikleri ve gereksinimleri doğrultusunda eğitmek, özellik kazandırmak ve iş piyasasına hazırlamak Engellilerin istihdamını güçleştiren sayısız neden arasında eğitim ve rehabilitasyon konusundaki yetersizlikler büyük yer tutmaktadır Bu gün ülkemizde ne yazık ki engelliler için yeterli eğitim ve rehabilitasyon mesleki eğitim ve rehabilitasyon dahil merkezi İçinde bulunduğumuz iktisadi yapının, engellileri de içerecek bir şekilde düzenlenmemiş olması, işverenlerin engellileri çalıştırmak konusundaki çekingenlikleri ve önyargıları da istihdamın önündeki engeller arasındadır. Bazı işler vardır ki engelliler bunları gerçekten diğer insanlardan daha iyi yapabilmektedir, bunlar kanıtlanmıştır. Toplum bu konuda bilinçli değildir. Bu bilinç olmadığı için de özellikle, işveren kesimi, "acaba yapabilirler mi" kaygısı içerisinde hareket etmektedirler. İşe alınan engellinin o iş ortamında başarılı olabilmesi, üretken olabilmesi için de işyerinde bazı düzenlemeler yapılmalı, önlemler alınmalıdır. Bunlar yapılmadığı zaman da çalışan engellinin işe yaramadığı, üretken olamadığı gibi bir kanaatin oluşmasına kapı aralanmakta; bu da henüz istihdam edilemeyen insanların önüne yeni engeller çıkarmaktadır. Bireysellleştirilmş Eğitim ProğramınıBEP kolayca hazırlayın. 4- Bir başka güçlük de engelli istihdamını kolaylaştırmada kullanılan araçların yeterince geliştirilmemiş olması ve uygulanmamasıdır. Dünyanın her yerinde engellilerin, istihdamı ile ilgili bazı kolaylaştırıcı yollar aranmakta ve kota rejimi başka koşullarda istihdamında güçlük bulunan nüfus kesimleri için kullanılır. Ülkemizde işyerlerinde 1475 sayılı İş Kanunu gereğince %3 oranında engelli istihdamını zorunlu kılan yasal düzenleme vardır. Ayrıca bu uygulama istihdamda pozitif ayrımcılık eski hükümlüler, korunmaya muhtaç gençler ve terörle mücadele sırasında yitirilen kamu görevlilerinin yakınları için de uygulanmaktadır. Bunun dışında korunmalı iş yerleri uygulaması vardır. Zaman zaman bu uygulama eleştiri alsa da, halen bazı engelli kümeleri örneğin ağır zihinsel engelliler için özellikle önerilmekte ve kullanılmaktadır. Seçilmiş iş yöntemi, bazı işlerin yalnızca engelliler tarafından yapılması örneğin santral işletmenliğini yalnız görme engelliler tarafından yapılması gibi için onlara tahsis edilmesidir. Değişik esnek çalışma biçimlerinin evde çalışma, evde üretim, yarım zamanlı çalışma engelliler için özellikle kullanılması da Engellilerin istihdamla bağlantılı sorunları istihdam gerçekleştikten sonra da ortaya çıkmakta ve iş yaşamı içinde de sürmektedir. Bu aşamada engelliler sahip oldukları kişisel özellikleri ve nitelikleri ile bağlantılı pek çok sorunla karşılaşmaktadırlar. Bunlar, olumsuz iş ve işyeri koşullarından tutun da, çalıştığı işte karşılaştığı sosyal güvenlik sorunları, yetersiz ücret, işinde ilerleyememe, erken emeklilik gibi sayısız sorunları içeren geniş bir alana yayılmaktadır. Standart Kurallar istihdam konusunda engelliler aleyhine var olan düzenleme ve uygulamaların kaldırılarak engellilerin istihdamını kolaylaştırmayı öngörmektedir. Engellilerin çalışacağı ortamların onların gereksinimlerini karşılayacak şekilde tasarlanıp yapılması, engellilerin istihdamını kolaylaştıracak teknolojik gelişmenin desteklenmesi, istihdama uygun eğitim verilmesi Standart Kurallarda altı çizilen diğer konular arasındadır. Ayrıca, engellilerin çalışması yönünde, toplumdaki önyargıları giderici çalışmalar ve engellilerin istihdamı konusunda kamu ve özel sektör sorumluluğu özellikle vurgulanmaktadır. Öğrenciye verilen eğitim modüllerinin sınır kontrolü otomatik yapın. Bugün gelinen noktada, engelli istihdamının görünümü genel olarak şudur Sorun bir yanıyla çok uzun süredir yaşanan, müzminleşerek yapısal bir özellik kazanan, genel işsizlik sorununun bir parçasıdır. Bir yanı ile kendine Özgü özellikler taşımaktadır. Genel işsizlik sorununun bir parçası olarak getirilecek çözüm arayışları bu gerçeği de gözetmek zorundadır. Kendine özgü yanları da özgün çözüm arayışlarını zorunlu kılmaktadır. Bu gün ülkemizde engelli iş gücü arasında işsizlik oranının tam olarak ne olduğu bilinmemektedir. Buna karşın bu oranın %99'lar dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bu oran gerçeği yaklaşık ifade ediyor bile olsa, sorunun boyutlarını sergilemeye yeterli görünmektedir. Bu nedenle, kendine özgü yanlarıyla engelli sorunlarının en önemli boyutlarından birini oluşturan engellilerin istihdamı sorunu, sosyal politikanın odağında yer alarak en kısa sürede çözüme kavuşturulmayı çalışması ve işsizlikten korunması konusu bir yandan uluslararası belgelerde bir yandan da başta Anayasa olmak üzere ulusal mevzuatımızda gereğince işlenmiştir. Bu yönde, ortaya çıkacak hukuksal düzenleme gereksinimini karşılayacak yeni çalışmalar elbette ihmal edilmemelidir. Ancak bu alandaki asıl sorun toplumsal anlayıştan, uygulamadaki tutarsızlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu gün ülkemizde engelliler işsiz kalmanın ezikliği içindedirler. Üretken ve yaratıcı çalışma, insanca ve onurlu bir yaşam sürdürebilmenin ön koşuludur. Bu yüzden engelli bireyin de topluma uyumunda, toplumla bütünleşmesinde bir işe sahip olması büyük önem taşır. Engelli birey işsiz kaldığı ve yaşadığı topluma üreterek katkıda bulunamadığı için kendini gerçekleştirmemekte, ailesine katkıda bulunamamaktadır. Öğrenci ve Veli bilgilerinin kolayca takip edin. Yani engellilere acımanın engellilere bir fayda getirmeyeceğinden, onların hayatlarını daha da kolaylaştıracak çalışmalarda bulunulmamız, onların bireyliklerini desteklemekle birlikte toplumdaki yerlerini, sağlam bir biçimde almalarını sağlamalı ve bunlar için gerekli işlerin yapmalıyız. Kısacası bilincimizi doğru bir şekilde oluşturmamız ve başkalarını bilinçlendirmemiz engellilerimiz için çok daha yararlı HEPİMİZ POTANSİYEL ENGELLİYİZ… KAYNAKLAR 1. Arıkan, Görme Özürlü Federasyonu Yayını No 2. Başbakanlık Özürlüler idaresi Başkanlığı, Özürlüler İle İlgili Mevzuat, Ankara 2002. 3. Genel Kurul'unun 20 Aralık 1993 tarihinde yapılan 48. toplantısında 48/96 sayılı kararı. 4. Karataş,Kasım."Özürlüler Kentlerde Özgürce Yaşamak İstiyorlar" 4,97 Kasım-98 Nisan,ss10-13 5. Koçyıldırım, Şener Ülkemizde engellilerin karşılaştığı sorunlar konusunda sizlere bilgi vereceğiz. Ülkemizde engelli olarak yaşamak oldukça zor bir eylemdir. İlk safhada herkes yardım ediyor gibi görünse de sosyal hayatta aslında hiç bir şey engellilerin hayatlarını kolaylaştırmak için çocukları olan aileler evlatlarına bakmak için maddi ve manevi anlamda oldukça zorlanıyor. Ancak bunu kimse görmüyor ve hissetmiyor. Fakat şunu unutmamalıyız ki herkes engelli adayıdır. Engellilerin hayatı en çok kendisini ve ailesini yıpratıyor. Halbuki biz vatandaşlar olarak engellilerin engelini en aza indirebilmek için onlara sonuna kadar yardım etmeliyiz. Engellilerin eğitim, sağlık, barınma ve emniyet gibi bir çok sorunları oluyor bir de bu sorunlara sosyal çevreden aldıkları tepkiler eklenince engellilerin yaşamları oldukça güçleşiyor. Engellilerin yaşadığı en büyük sorunlardan birisi de dışarıda karşılaştığı sorunlardır. Örneğin, alt ve üst geçitlerin olmadığı yerlerde ve kaldırımlara çıkabilecekleri bölümlerin olmadığı yerlerde engelliler fazlasıyla zorlanmaktadır. Engellilerin yaşamlarını kolaylaştırmak için onlara pratik çözümler üretmeliyiz. Bakanlıklar, yeni kararlarla engellilerin ücretsiz hizmetler almaları konusunda önlerini açmalıdır. Kaldırımlar, alt ve üst geçitler, yollar engellilerin yaşamlarını kolaylaştırabilecek şekilde düzenlenmelidir. Ülkemizde Engellilerin Karşılaştığı Sorunlar Nelerdir Konulu Yazımız Hakkındaki Yorumlarınızı Aşağıdaki Yorum Kısmından Hemen Bize Yazın. işitme engelli haberleri ilk sayfaArama Sonuçları DÜNYAAvrupa Birliği projesi için İspanya'da bulunan 3 Türk boğularak öldü2675 Gün 12 Saat 37 dk. önce yayınlandı ASAYİŞHatay Dörtyol'da Mevlüt Er'in cesedi çöplükte bulundu2682 Gün 0 Saat 56 dk. önce yayınlandı GENELAydın Bozdoğan'da sel faciası Sele kapılan İbrahim Özkan öldü2688 Gün 23 Saat 19 dk. önce yayınlandı ASAYİŞKaramürsel'de işitme engelli Yunus Eser'in elektriğe kapılarak ölümüne taksitli ceza2695 Gün 7 Saat 10 dk. önce yayınlandı ASAYİŞGaziantep Nizip'te yangın 2 kardeş öldü2702 Gün 4 Saat 0 dk. önce yayınlandı POLİTİKABaşbakan Ahmet Davutoğlu, CHP ve HDP'yi eleştirdi2703 Gün 9 Saat 12 dk. önce yayınlandı 1

engellilerin sosyal hayatta karşılaştığı sorunlar