çocuğa kural ve sınır koyma

Erken Çocukluk Döneminde Sınırlar. Sınır koyma, ebeveynlerin kurallar ve beklentilerini öğretebilmek için kullandıkları sözel ve davranışsal bir süreçtir. Bu süreç hakkında bilmeniz gereken konuları Mazeret Yok Anaokulu Uzman Psikoloğu Hilal Akmeriç sizler için derledi. Yaşamınınileriki yıllarında yapacağı seçimleri, bu seçimlerinin sonuçlarını öngörebilme ve aldığı kararların arkasında durup sorumluluğunu üstlenme becerisini sağlıklı yönde geliştirebilecektir. KİTAP TAVSİYESİ: 1) Çocuklarda Sınırlar/ John Townsend, Henry Cloud 2) Çocuğunuza Sınır Koyma/ Robert J.Mackenzie Çocuğunuza Sınır Koyama 1 adlı kitapta ebeveynlerin uygulayacağınız yöntemler çocukların gelişimine uygundur ve sistemlidir. Çocuklarınıza kural ve beklentiyi öğretmek için uygulanılan yöntemlere sınır koyma denir. Bu yöntemleri her ne olursa olsun sözel ve davranışsal olarak uygulanması oldukça önemlidir. Etiket çocuğa nasıl sınır konulur. Çocuk Gelişimi Çocuk Psikolojisi. Çocuğun Gelişiminde Sınır ve Kural Koymanın Önemi. Çocuğunun itiraz, zorlanma hatta krizlerine rağmen kural koyabilen bir ebeveyn, enerjisini çocuğa odaklayabiliyor demektir ve çocuklar bunu mutlaka fark ederler. Oyun gibi eğlenceli anlar dışında, sınır koyma gereği duyulan zorlu anlarda da kendisine odaklanabilen bir ebeveyne sahip olmak çocuğun güven hissinin temelidir. Quel Est Le Meilleur Site De Rencontre Suisse. Sınır ve kural tanımayan, söz dinlemeyen çocuklar, okul öncesi ve sonrasındaki okul döneminde haylazlıklarıyla anne babaya pes ettirir. Çok geçmeden de arkadaşları ve öğretmenleriyle uyum sorunu yaşayarak problem çocuk’ damgası yerler. Peki, Ağlamayı kesersen çikolata, telefon veririm’ demek işleri çözer mi? Çocuklara kural koyarken anne babanın en sık düştüğü hatalar Çocuklara kural koyarken anne babanın en sık düştüğü hatalar… İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Hozan Saatçioğlu, çocuklarına kural ve sınır çizerken ebeveynlerin en sık düştüğü hataları anlattı. Çocuklara kural-sınır konulması çocuğun yararına olan psikolojik ve gelişimsel bir ihtiyaçtır. Çocuğun ruhsal ve bedensel iyiliği, toplumsal uyumu için sınırlarını bilmesi ve kurallara uyması gerekir. Bu açıdan ebeveynlerin yaklaşımı çok önemlidir. Çocuğa çok müdahaleci yaklaşılmamalı, ruhsal ve bedensel açıdan tehlike içermeyen davranışlarına dur denilmemelidir. Aksi halde çocuğun merak, keşfetme, birey olma hevesini kırar, çocukla olan güvenli ve yakın ilişkiye zarar veririz. Dr. Özgür Bolat’tan yetenekli çocuk yetiştirmenin 4 altın kuralı İstinye Üniversite Hastanesi Medical Park Gaziosmanpaşa Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Hozan Saatçioğlu, çocuklarına ilk kez kural koyacak ailelere önemli tavsiyelerde bulundu. Sınır doğru çizilmezse dışlanma yaşar Çocuğa uygun bir şekilde dur’ demek, kural-sınır koymak; çocukların güvende ve değerli olduğunu hissetmesini sağlar. Çocukların toplumsal kurallara uyma, dürtülerini kontrol etme, işbirliği yapma, keşfetme, sorumluluk alma ve hatalarını düzeltme motivasyonunu artırır. Çocuğu hiç durdurmadığımızda ve sınır koymadığımızda; evde ve toplumda dışlanma, çatışma ve olumsuz tepki görme ihtimali artar. Ya özgüvenini kaybederse korkusu… Çocuklar çok iyi gözlemcidir, kimin ne zaman dur dediğini, hangi durumlarda kuralın değiştiğini, kimlerin kurallara uyup uymadığını, ne yaparsa kuralları aşabildiğini kolayca fark eder. Çocuklar üzerinde söylediklerimiz yerine yaptığımız davranışlar daha etkilidir. Çocuktan beklediğimiz davranışları kendi yaşantımızda uygularsak çoğu zaman uyarmaya bile gerek kalmayacaktır. Çocuğunuz istediğinizi yapmadığında ona vuruyorsanız, kendi istediği olmadığı zaman o da vurarak istediğini elde etmeye çalışacaktır. Bazı aileler çocuğuna kural koyduğu zaman “beni sevmezse, psikolojisi bozulursa, özgüvenini kaybederse, mutsuz olursa” gibi kaygılar yaşar. Ancak bizler bile yetişkin olmamıza rağmen kurallarını bilmediğimiz bir topluma girdiğimizde bocalarız. Çocuklar da ebeveynler kural koymadığında ya da kurallar sık değiştiğinde kafa karışıklığı ve güvensizlik yaşar. Bu durum başta ebeveynlerle olan ilişkisi olmak üzere diğer kişilerle olan ilişkisini olumsuz etkiler, aile farkında olmadan korktuğu durumların yaşanmasına ve çocuğun zarar görmesine sebep olabilir. Kızgın veya yalvarır dil kullanmayın Çocuklar her istediğini yapmak, istediğine anında sahip olmak ve kendine engel olunmamasını isterler. Yaşları küçük olduğu için isteklerini erteleme, bekleme, öfke kontrolü ve kendini ifade etmede zorlanırlar. Bu yüzden durdurulmaya çalışıldığında ağlama, tepinme, bağırma, eşya atma, kendine-başkasına vurma ile istediğini elde etmeye çalışırlar. Anne-baba olarak çocuğun yaşını, gelişim düzeyini, kişilik özelliklerini ve çocukla yaşadığınız geçmiş deneyimleri dikkate alın ve uygun tutum sergileyin. Örnek olarak, “Hayır, gazoz içemezsin” yerine, sakince “Gazoz içmek senin için sağlıklı değil, bu nedenle içmemen gerekiyor, istersen beraber portakal suyu sıkıp içebiliriz” diyebilirsiniz. Çocuk kabul etmezse karşılıklı inatlaşma, tartışma ve pazarlığa girmeyin. Cümleleriniz kısa, net, kendinizden emin ve kararlı olmalı, kızgın ve yalvarır tarzda olmamalı. Siz ayrıntılı, akla uygun, mantıklı, ikna edici bilgiler ve örnekler verirsiniz, o sırada çocuğunuz amacına ulaşmak için ne yapması gerektiğini düşünüyor olabilir. Asla rüşvet vermeyin! Kendine, size ve çevresine zararlı olabilecek davranışlarda bulunursa sakince durdurun. Gösterdiği tepkiden kimsenin zarar görme ihtimali yoksa, yanına gidip sadece göz teması kurun ve sessizce sakinleşmesini bekleyin. Yanına yaklaşılmasından rahatsız oluyor, tepkinin şiddeti artıyorsa yanından uzaklaşıp, biraz sakinleşmesini bekleyin. Çocuğa tepkisini sonlandırması için “Ağlamayı kesersen çikolata, telefon veririm” gibi rüşvet teklif etmeyin, ödül vermeyin. Böyle yapmanız çocuğun yanlış tutumunu pekiştirecek, tekrarlanma ihtimalini arttıracaktır. Öfkesi geçince yanınıza gelir aynı isteğini tekrarlarsa önceki cevabınızı aynı kararlılıkta ve sakinlikte tekrarlayın. Önce hayır, sonra evet demeyin Çocukların “hayır” denmesi gereken isteklerine “evet” demek yanlış iken, önce “hayır” dedikten sonra kararınızı “evet” olarak değiştirmek daha yanlıştır. Çocuklara kural-sınır koyarken zorlandığınızda bir başkasına baba, öğretmen, psikiyatrist şikayet etmekle tehdit etmeyin, bu davranışınız çocuk tarafından “Ben sana hayır-dur diyemiyorum” olarak anlaşılır. Sonrasında çocuğa kural koymanız, hayır’ diyebilmeniz daha zor olacaktır. Çocuğunuza koyduğunuz kurallar ve sınırlar baş başayken, misafir geldiğinde, yolculukta ve misafirliğe gittiğinizde değişirse, çocuğunuz bunu fark edecektir. Baş başa iken dur diyebildiğiniz, kurallara uyan çocuk diğer ortamlarda beklemediğiniz davranışlarda ve isteklerde bulunabilir, sizi zor durumda bırakabilir. Maddi güçlükler sınır koymayı zorlaştırıyor Ebeveynlerin kişilik yapısı, ruhsal ve bedensel hastalığının olması, maddi güçlükler, eşler arasındaki sorunlar çocuklara sınır koyulmasını zorlaştırır. Çocuğa sınır koymada anne ve babanın tutumları farklı ise dur’ deme konusunda çatışma çıkacak, çocuğun kafası karışacaktır. Öncelikle aranızdaki tutum farklılıklarını giderin, en azından çocuğun yanında tartışmaktan ya da diğerinin kuralına müdahale etmekten kaçının. Çocuğun sınırlarını öğrenmede zorlanması sadece anne-baba kaynaklı değildir, çocuğun karakteri ve ruhsal sorunları da etkilidir. Örneğin, hiperaktif çocuklar inatçı, fevri, ısrarcı ve sabırsız oldukları için kurallara uyma ve söz dinlemede ciddi zorluk yaşarlar. Anne-babalar bazen çocuğun durumunu göz ardı ederek kendilerini ya da birbirlerini suçlar, çocuğun bilerek yaptığını düşünürler. Bunun sonucunda daha katı bir tutumla sorunu çözmeye çalışır, kısır döngüye girerler. Günde yarım saat oyun ilişkileri sağlamlaştırır Çocuğunuza kural-sınır koyabilmek için ilişkinizin iyi olması çok önemlidir. Bu nedenle her gün yaklaşık yarım saat birlikte oyun oynamaya, gülmeye ve gevşemeye zaman ayırın. Haftanın bir günü ailecek dışarı çıkmak, dışarda keyifli aktiviteler yapmak, iyi zaman geçirmek ilişkinizi iyileştirecektir. Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkiyi bozan, sık tartışmalara ve karşılıklı öfkeye sebep olan, hem ebeveyni hem çocuğu ruhsal olarak zedeleyen sınır-kural koyma güçlüklerinde bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almak gerekir. Hangi çocuklar kural tanımıyor? Toplumumuzda bazı çocuklara kural-sınır koyma güçlükleri yaşama ihtimali daha yüksektir. Risk altında olan çocukların özelliklerine baktığımızda; • Ailenin ilk torunu olmak, • Geç ya da yardımcı üreme yöntemiyle doğmak, • Gebelik ya da bebeklik döneminde hayati tehlike atlatmak, • Sürekli bir bedensel hastalığının olması, • Kendinden önce bir kardeşi vefat etmiş olması, • Geniş ailede yaşamak, • Hem anne hem babanın çalışması, • Anne-babası boşanmış ya da ebeveyn kaybı yaşaması, • Hareketli, sabırsız, inatçı olması gibi faktörlerle karşılaşırız. Çocuklarda obsesif kompulsif bozukluk ile baş etmenin yolları Ebeveynlerin bir kural ve beklentiyi öğretebilmek için kullandıkları sürece sınır koyma denir. Sınır koyma aynı zamanda çocuğa bakım veren kişinin, çocukla aralarındaki güvenli ilişkiye zarar vermeden, çocuğun davranışlarını kısıtlamasıdır. Burada aradaki güvenli ilişkiyi koruma çabası oldukça önemlidir. Çünkü eğer bakım veren kişi ile çocuk arasında güvenli ve yakın bir ilişki yoksa sınır koyma davranışının etkili olması da beklenemez. Bazı ebeveynler bu eğitimi ağır cezalarla verir. Bazıları da yumuşak yöntemler kullanarak hatırlatma ve ikna etme yolunu seçer. Bu iki yöntem arasında gidip gelen ebeveynler de vardır. Bazıları da net ve açık mesajlar verirler. Yöntemler farklı olabilir ama mesajımızı vermek için aynı araçları kullanırız; sözlerimiz ve davranışlarımızı. Bu iki mesajdan biri net değilse iletişimde kopukluk olur. Örneğin; “Oynamadan önce odanı temizle.” dediğimizde sözlerimiz davranışlarımızla uyuşmuyorsa ve çocuk odasını temizlemeden oyuna gidiyor, onun görevini anne yapıyorsa çocuk, koymak istediğimiz kural ve ondan beklediğimiz şey hakkında belirsiz, karmaşık bir mesaj almış olur. Sözlerimiz “Odanı temizle.” derken davranışlarımız, “Odanı temizlemesen de olur.” demektedir. Asıl kural hangisi? Asıl kural, “Odanı temizleme zamanı” deyip hemen akabinde davranışımızla ”Ali veya Ayşe, şimdi odanı böyle temizlemen gerekir.” şeklinde ifade edip bunu göstermemiz gerekir. Emirli ve olumsuz cümle kullanmak yerine, bir yönerge açık, net, olumlu ve anlaşılır basit bir şekilde ifade edilmelidir ki çocuk kendini bir birey ve değerli olduğunu hissedebilsin. Çocuklar neden sınırlara ihtiyaç duyarlar?Sınırlar, çocuklara korundukları, güvende oldukları ve değer verildikleri duygusu kazandırır. Aile içi kurallara uymalarını, iş birliği yapmalarını, otoriteye saygı duymalarını sağlar. Sorumluluk kazandırır. Sınırlar, onaylanan davranışları tanımlayan, çocuğa hatalı davranışlarını düzeltme fırsatı veren eğitici ve öğretici bir etkiye sahiptir. Sınırlar, çocukların araştırma yapmasını sağlar. Sınırlar etkili ve uygun bir şekilde ise çocukların araştırma yapmalarına yardımcı olur. Çocuklar sınırlarımızı yaklaşık olarak bir yaşlarına doğru keşfetmeye başlarlar ve bu süreçte en önemli araştırmalarının cevabını ararlar. Eğer sınır koymazsak; hayır demeyi bilmeyen, hayır cevabına karşı yaptırım uygulatmak isteyen çocuklara sahip oluruz. Çocuğunuzla ilgili iletişim ve sınır koyma ile alakalı sorun yaşıyorsanız; uzman kadromuzla hizmet vermekteyiz. Ebeveynlerin bir kural ve beklentiyi öğretebilmek için kullandıkları sürece “sınır koyma” denir. Sınır koyma aynı zamanda çocuğa bakan kişinin, çocukla aralarındaki güvenli ilişkiye zarar vermeden, çocuğun davranışlarını kısıtlamasıdır. Burada aradaki güvenli ilişkiyi koruma çabası oldukça önemlidir. Çünkü eğer çocuğa bakan kişi ile çocuk arasında güvenli ve yakın bir ilişki yoksa “sınır koyma” davranışının etkili olması da beklenemez. Sınır koymak çocuğa bir durumu dikte etmek, emir vermek ya da tehdit etmek değildir. Sözlerimiz ve davranışlarımız tutarlı olmadıktan sonra neyi nasıl söylersek söyleyelim çocuk doğru mesajları alma-yacaktır. Örneğin, ”Oynamadan önce odanı temizle.” Dediğimizde sözlerimiz davranışlarımızla uyuş-muyorsa ve çocuk, odasını temizlemeden oyuna gidiyor; onun görevini anne yapıyorsa koymak istedi-ğimiz kural ve ondan beklediğimiz şey hakkında çocuk belirsiz, karmaşık bir mesaj almış olur. Sözleri-miz “Odanı temizle.” derken davranışlarımız “Odanı temizlemesen de olur.” demektedir. Asıl kural hangisi? Asıl kural, ”Odanı temizleme zamanı...” deyip hemen akabinde davranışımızla “Şimdi odanı böyle temizlemen gerekir.” şeklinde ifade edip bunu göstermemizdir. Sınır koymak, evde otorite ortamı yaratmak değildir. Çocuğa baskı yapmak amacıyla belirlenen, gökten inen kurallar dizisi de değildir. Daha doğumdan itibaren sınır koymaktan bahsedebiliriz. Çocuk düşmesin diye yanına koyulan yastık, yeme-içme, TV izleme, uyku ve oyun saatleri gibi çocuğun önceden bildiği, rutin, planlanabilir ve hayatını kolaylaştıran sistemler dizisidir. Sınırlar, çocukların hem kendilerini hem de yaşadıkları ortamı kavramalarını sağlar; onlara keşif ve öğrenme fırsatı sunar. Koyduğunuz sınırlar yol gösteren levhalar gibidir. Kısacası, sanıldığı gibi sınırlar çocukların haklarını kısıtlamak, onlara baskı uygulamak değildir. Çocuklar Neden Sınırlara İhtiyaç Duyarlar? 1. Sınırlar, çocuklara korundukları, güvende oldukları ve değer verildikleri duygusu kazandırır. Aile içi kurallara uymalarını, işbirliği yapmalarını, otoriteye saygı duymalarını sağlar. Sorumluluk kazandırır. Sınırlar, onaylanan davranışları tanımlayan, çocuğa hatalı davranışlarını düzeltme fırsatı veren eğitici ve öğretici bir etkiye sahiptir. 2. Sınırlar etkili ve uygun bir şekilde ise çocukların araştırma yapmalarına yardımcı olur. Sınırlar, şu sorulara cevap arar “Doğru olan nedir?”, “Hangisi yanlıştır?”, “Yetkili kimdir?”, “Ne kadar ileri gidebi-lirim?”, “Çok ileri gittiğimde ne olur?”Sınırlar onaylanan davranışları tanımlar. Bir kuralın sonucunda ne oluyorsa o bizim onayladığımız davranıştır. Çocukların ilerlemeleri beklenen yolun hangisi olduğunu anlamaları için net sınırlara ihtiyaçları vardır. Sınırlar ilişkileri tanımlar. Çocuklar, yetişkinlerle ilişkilerinde ne kadar güç sahibi olduklarını ve bu ilişkiyi ne kadar kontrol edebildiklerini gün içinde yetişkinlerle etkileşimde bulunurken araştırma yaparak keşfederler. Bu araştırmaların çoğu evde yapılır. Evde öğrettiğimiz kurallar, dış dünyada onaylanan davranışlar açısından standartları oluşturacaktır. Çocuklar güç, kontrol ve otorite konusunda evde gözlemlediklerini hiç kaçırmazlar ve davranışlarını buna göre ayarlamayı öğrenirler. Çocuklar, sınırlar sayesinde toplum kurallarına uymayı ve anne-baba otoritesini öğrenirler. Örneğin, okula ilk başladığında karşısına çıkan toplum kurallarına uymayı, olumsuz duygularla baş etme becerisini evde edindiği deneyimlerine göre şekillendirir. Çocuklar sınırlar sayesinde kendilerini güvende hissederler. Kendisine veya başkasına zarar verebileceği durumlarda anne-babasının kendisini durduracağını bilmenin rahatlığını yaşar. 3. Sınır belirleme dinamik bir süreçtir. Çocuklar büyür ve değişir. Değiştikçe de daha çok özgürlük, ayrıcalık ve sorumluluk yüklenmeye hazır hale gelirler. Çocuklar çevrelerini keşfetmeye, becerilerini geliştirmeye, yeni yetenekler kazanmaya ve bağımsız olmaya fırsat bulmalıdır. Onların işi budur. Bizim işimiz de bu normal gelişim sürecini engellemeden, onlara destek olacak sınırlar koymaktır. Sınır koyma konusunda pratik öneriler * Çocuktan bekleneni net bir şekilde ifade edin. Söyleyeceklerinizi dolaylı yollardan bağırarak ve sinirlenerek değil, yumuşak ancak net ve kararlı bir tutumla söyleyin. Örneğin, “Bir kez olsun oyuncaklarını toplayamaz mısın?” yerine “Oyuncaklarını toplar mısın? Böylece aradığını rahatlıkla bulabilirsin.” gibi. * Çevresindeki değişiklikler için çocuğunuzu hazırlayın. Oyun saati bitecekse ne zaman biteceğini çocuk bilmeli. Saatin çizgilerinden ya da yaptığı etkinlikten faydalanabilirsiniz. “Uzun çizgi buraya geldiğinde etkinlik saati bitecek.” ya da “Bu sayfayı boyaman bittiğinde defterlerini toplayacağız.” gibi. * Çocuğa seçenek sunun. Örneğin, uyku saati gelen ve direnen çocuğunuza “Uykuya yürüyerek mi, yoksa kucakta mı gitmek istersin?” ya da kıyafet seçimi konusunda direnen çocuğunuza gösterdiğiniz iki kıyafetten birini kendisinin seçebileceğini belirtebilirsiniz. * Oyun alanlarını belirleyin ve sınırlandırın. Bazen evinizde çocuğunuzun özgürce oynayabileceği bir bölge ya da alan düzenlemek size yardımcı olur. Bu yer, çocuğunuzun gürültü yapabileceği, oyuncakları ile rahat oynayabileceği bir yer olabilir. Böyle özel bir oyun alanı sağlayarak çocuğunuza özgürce davranabileceği bir yer oluşturmuş ve bazı etkinlik ya da hareketleri evin başka bölümlerinde yapmaması gerektiğini de göstermiş olursunuz. * Belirtildiği gibi olumlu davranışların altını her zaman çizin. Bunun için sözel övgüler kullanın. Sözel övgüler kullanmak, çocuğunuzun uygun bir şekilde davranmaya devam etmesini sağlayan en iyi yoldur. Bu övgüler, uygun davranışın devam etmesi için çocuğunuzun çevresinde neyin olumlu olduğunun farkına varmasını sağlar. Olumlu davranışlarının görünür olduğunu fark eden çocuk, onlara daha çok yönelecektir. Kurallar, sınırlar, yasaklar… Hayatımızda önemli bir yere sahip olan sınırlar; sağlıklı kullanılmadığında kişisel alan ihlaline ve iletişim sorunlarına sebep olurken, doğru şekilde yönetilebildiğinde ise ilişkilerde iyileştirici bir role sahip olmaktadır. Küçük yaştan itibaren sosyal hayatın bir yansıması olan aile ortamı, düşünce ve davranışları şekillendirmede büyük rol oynamaktadır. Aile ortamında ebeveynlerin çocuklarına koyacakları sınırlar, yetişkinlik dönemlerinde sosyal normlara hızla adapte olmalarına, kuracakları ilişkilerde kendi sınırlarını korumalarına ve yaptıkları tercihlerin sonuçlarını üstlenmelerine yardımcı olacaktır. Dur! Yapma! Hayır! Bu ifadeler gerçekten işlevsel mi? Çocuklar yapıları gereği sınırları zorlamak için ellerinden geleni yapmaya yatkındırlar. Bu durum her zaman çocukta bir sorun olduğunu göstermez. Yetişkinler arası ilişkilerde bile sınır konması çok önemliyken, “dur, yapma, hayır” kelimeleri çocuk için kırıcı olabilir. O halde, çocuklara sınır koyarken benimsenen doğru dil ne olmalıdır? EBEVEYNLERİN SINIRLAR KONUSUNDA KENDİ ARASINDA UZLAŞMASI Koyulan sınır ve kurallar, çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun bir biçimde ifade edilmelidir, uygulamaya geçildiğindeyse tutarlı ve istikrarlı bir tutum sergilenmelidir. Sınırlar çizilirken anne ve babanın hemfikir olmaları, olmasalar bile bunu çocuğun önünde tartışma konusu yapmadan her ikisinin de ortak bir cevap vermeleri önemlidir. Böylece, ilerleyen zamanlarda çocuğun bu durumu manipüle etme ihtimaline karşı bir önlem alınmış olacaktır. Aynı zamanda çocuğa karşı kararsız ve tutarsız bir ebeveyn olarak görünmenin de önüne geçilecektir. Örneğin; akşam yemeği öncesi çikolata yemek isteyen çocuğa annesinin hayır demesine rağmen babasının çikolatayı vermesi, hem çocuğun nazarında ebeveynlerin otoritesini sarsılmasına hem de sonraki zamanlarda çocuğun isteğini elde etmek için bu yola başvurmasına sebep olur. Böyle bir ikilem anında yapılması gereken, anne ve babanın çocuklarının yaşayabilecekleri duygusal, psikolojik ve fiziksel stresi minimumda tutmaya çalışmak olmalıdır. Dolayısıyla, ebeveynlerin çocuğa sınır koyarken tutarlı olmaları, çocuğun kendisini çok daha güvende hissetmesini sağlarken aynı zamanda kaygı ve stres düzeyini de azaltacaktır. Çocuklar ebeveynlerinin koydukları sınırları ihlal etmek için pek çok yöntem benimseyebilirler. Bu yöntemlerle ebeveynlerin kararlı ve net duruşları sanki bir teste tabii tutulmuş gibi olur. Ebeveynlerin net duruşu bozulmazsa, çocuklar ebeveynlerinin kararlılıklarını görmüş olurlar ve bu tutumdan emin oldukça onları test etmeyi bırakırlar. Çocuklar bütün gelişim aşamalarında doğru davranış biçimini öğrenmeye devam ederler. Öğrenme süreci boyunca çocuklarda istekler, bu isteklere bağlı olarak konulan sınırlar, oluşan itirazlar ve kabuller de farklı temalarla ebeveynlerin karşısına çıkmaya devam edecektir. Çocuk Merkezli Oyun Terapisi’nin geliştirilmesinde büyük katkısı olan Landerth’ın 2012 sıkça ifade ettiği, çocuklara üç aşamada sınır koyma yaklaşımı şu şekildedir; D- S- S METODU Duyguyu kabul etmek Ebeveynin, çocuğunun o an hissettiği duyguyu fark edip çocuğa yansıtarak onu anladığı mesajını vermesidir. Burada kabul edilenin davranış değil de o an yaşadığı duygu olduğunun farkında olmak gerekmektedir. Çünkü çocuklar ve aslında yetişkinler hangi duyguyu hissedeceklerini seçemezler. Duygular, elimizde olmadan hissettiğimiz, kontrolümüz dışında gelişen içsel yaşantılardır. Dolayısıyla ebeveyn, çocuğunun duygularını kabul ve anlayış dolu bir yaklaşımla kelimelere dökerek yaşadığı duygu yoğunluğunu yönetmesi için çocuğuna ihtiyaç duyduğu psikolojik atmosferi sağlamış olacaktır. Burada ebeveynin konuya “biliyorum, anlıyorum, görüyorum” ifadelerini içeren bir cümleyle giriş yapması çocuğuna empati göstermesi anlamında oldukça önemlidir. Çocuğun duygusunu kabul etmek kadar herhangi bir şey istediğinde istiyor oluşunu ya da istemediğinde de istemiyor oluşunu kabul etmek de gerekmektedir. Bazen istekleri ve düşünceleri tıpkı duygularda olduğu gibi çocuğun kendi kontrolünde olmayabilir. Sınırları belirlemek ve sınırlar üzerine konuşmak Herhangi bir durum hakkında sınır koyulduğunda ifadelerin net, anlaşılır ve o duruma has bir çerçevede olduğundan emin olunmalıdır. Sınır koyulurken kullanılan ifade, çocuğun zihninde hangi davranışın uygun hangi davranışın uygunsuz olduğuna dair soru işareti bırakmamalıdır. Doğrudan konu ile ilişkili olan sınır cümlesi, herkes için geçerli olan genel bir ifade ile üçüncü tekil cümle şeklinde net ve ciddi bir yaklaşımla söylenmelidir. Seçenekler sunmak Çocuğun o an kendisini ifade etmeye ihtiyacı olacağı için, buna alan sağlayan alternatif seçenekler sunulmalıdır. Duygusuyla baş etmesi ya da istediği şeyin olmaması üzerine zorlandığı noktada kendisine birtakım net ve anlamlı öneriler sunulması, çocuğun kendisini çaresiz hissetmesini engelleyecektir. O zorlayıcı duyguda ya da yaşanmak istenmeyen durumda kendi isteği doğrultusunda olmasa bile çözüme ulaşabileceğini görmesi açısından bu son cümle de oldukça kıymetlidir. Yemekten önce çikolata yemek isteyen bir çocuk örneği üzerinden bu üç aşama düşünüldüğünde Ahmet biliyorum şu anda bu çikolatayı yemek istiyorsun. Çikolatayı çok seviyorsun ve şu an yiyemediğin için üzülüyorsun, anlıyorum Sözel olarak ne hissettiğinin anlaşıldığını belirten ve duyguyu kabul eden bir cümle Ama şu an yemek saati ve biz sofrayı kurmak üzereyiz henüz tatlı zamanı değil. Konuya ilişkin net bir sınır cümlesi İstersen sofra kurulana kadar biraz salatadan yiyebilirsin ya da bana sofrayı kurmamda yardım edebilirsin. Çikolatayı da yemekten sonra yiyebilirsin. Alternatif seçenekler sunan bir veya birkaç cümle SUNDUĞUMUZ SEÇENEKLERİ KABUL ETMEZSE NE YAPACAĞIZ? Bütün seçeneklerin reddedilmesi durumunda yeni seçenekler sunmaya ve alınacak olan kararların sonuçları üstünde konuşmaya devam etmek gerekmektedir. Örneğin “Ahmet eğer yemekten önce çikolata yemeyi seçersen o zaman yarın yememeyi seçmiş olacaksın. Eğer yemekten sonra çikolata yemeyi seçersen o zaman her gün bir tane çikolata yemeyi seçmiş olacaksın. Sen şimdi hangisini seçiyorsun?” Burada çocuğun yediği çikolata miktarı, onun seçimiyle ilişkilendirilmiştir. Yukarıdaki ifade ile çocuklara yapılan seçimlerin sorumluluklarını üstlenmeyi öğretmek amaçlanmaktadır. İnsan, hayatında aldığı kararlar, yaptığı seçimler ve tüm bunların sonuçlarıyla yaşamaktadır. Erken çocukluktan itibaren aile içinde seçimlerinin sonuçlarını yaşamasına izin verilen bir birey, çok önemli bir kazanım elde etmiş olur. Yaşamının ileriki yıllarında yapacağı seçimleri, bu seçimlerinin sonuçlarını öngörebilme ve aldığı kararların arkasında durup sorumluluğunu üstlenme becerisini sağlıklı yönde geliştirebilecektir. KİTAP TAVSİYESİ 1 Çocuklarda Sınırlar/ John Townsend, Henry Cloud 2 Çocuğunuza Sınır Koyma/ Robert Psk. Sümeyye Akkoyun UYAN Referans Landreth, G. L. 2012. Play therapy The art of the relationship. Routledge. Önemli Hatırlatma Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz. Öz disiplin; bireyin ulaşmak istediği ve kendisinin seçtiği bir hedefe varmak için, yapması gerekenleri saptayarak bu yolda çaba göstermesi, önüne çıkan engeller için istendik çözüm yolları üretmesi ve “başarıyı” elde ederek ödülüne kavuşması olarak tanımlanabilir. Sınır koymak ise; bireyin neyi, ne kadar, ne zaman, nerede ve ne şekilde yapabileceğinin belirlenmesidir. Çocuğa sınır koymak; çocuğa “yapma-etme” demek değildir; katı otoriter tutumla kurallar koymak da değildir. Koyulan kurallar aslında çocuk için özgür ve güvenli alanlardır. Doğru ve yanlış davranışları ayırt etmesi, doğru davranış kalıplarını edinerek bunları içselleştirmesi için gereklidir. Peki, doğru davranıştan neyi kast ediyoruz? Bilişsel, ruhsal, toplumsal açıdan istenilen davranışlardır. Başka bir deyişle doğru davranış, düşünce sistemine, duygu dünyasına ve sosyal ortamlara uygun olan ve kabul görmüş olumlu tutumlardır. Doğru davranış stilini öğrenen çocuk, aile içinde ve sosyal ortamlarda hatta kendi iç dünyasında psikososyal problemleri çözmede yetkinlik kazanacaktır. Bu yetkinlik, okula başlayan çocukta akademik alanlara da bulaşacaktır. Şöyle ki; karar verme, kararlarının sorumluluğunu alarak sonuçlarına katlanma, , karakter gelişimi, problem çözme stratejileri geliştirme, kendisi ve çevreyle uyum –ki zekânın önemli ölçütlerindendir- yaşam doyumu, doyumlu ve geliştiren insan ilişkileri gibi onlarca kazanım edindiren bir durumdan söz ediyoruz. Sınır koyma deyince genellikle anne babalara sürekli “HAYIR” demek, bir çuval dolusu kural, otorite, antidemokratik ebeveyn tutumu, çocuğun mutsuzluğu hatta psikolojisinin bozulması durumunu çağrıştırabilir. Ancak sınır koymak; çocuğun güvenliği, gelişimi için zorunludur Çocuğa Nasıl Sınır Konulur? Sınırlar çocukla birlikte belirlenmelidir. Sınırın içinde yer alacak kurallar, çocukla güç savaşına girmeden, çocuğun benlik algısını zedelemeden, azarlamadan, aşağılamadan, koşulsuz şefkat ve kabulü barındıran bir tutumla konulmalıdır. Çocuğun sadece “yapmayacakları” değil “yapabilecekleri” de gündeme alınmalıdır. Olumlu cümlelerle belirlenmelidir beklentiler. Örneğin; “Odanı dağıtma” yerine “Odanı toplamanı bekliyorum.” Şeklinde… Engellemelerin nedeni ve gerekliliği çocuğa kısa ve net olarak anlatılmalıdır. “Terli iken soğuk su içmen sağlığına zarar verebilir.” Şeklinde… Kurallar, aile olarak birlikte belirlenmeli ve uyulmadığında yaptırımlar da netleştirilmelidir. Yaptırım; ceza vermek değil, çocuğun durumun sonuçlarına katlanması ve ödülden mahrumiyeti şeklinde anlaşılmalıdır. Örneğin; ödevini bitirdikten sonra parka gitme sözü verilen çocuk, ödevi bitirmeden parka çıkmaktan yoksun kalacaktır. Yetişkinler, alınan kararlarda çocuğa önce kendisi model olmalıdır. Örneğin yemekten önce ellerini sabunlamasını çocuktan isteyen ebeveyn, önce kendisi ellerini sabunlamalıdır. Yetişkinler, çocukların konulan kurallara direnç ve sınır esnetme girişimlerine hazırlıklı olmalıdır. Kısa süreli ağlama ve tepinmelerin yaşanması olasıdır. Ancak ebeveyn burada net bir tutumla kararlılığını çocuğa göstermelidir. Önemli bir gerekçe olmadığı sürece kurallar değiştirilmemeli, ancak gerektiğinde kurallarda güncelleme yapılmalıdır. Kurallara aile içinde herkes uymalıdır. Yetişkinler tutumlarında, kendi içlerinde ve birbirleri arasında tutarlı olmak zorundadır. Başka bir örnekle devam edelim; örneğin, kış ortasında yazlık kıyafetlerle sokağa çıkmak isteyen bir çocuk düşünelim. Burada çocuğun tercihlerine saygı duyup “özgüveninin gelişmesini” destekleyecek miyiz, yoksa fizyolojik sağlığı için onunla savaşacak mıyız? Yanıt; her ikisi de değil. Birinci olarak, yazlık kıyafetlerin zaten kış mevsiminde, kolay ulaşılamayacak ve göz önünde sürekli bulunmayacak bir yerde olmasını bekleriz. İkinci olarak, söz konusu kıyafetlerin neden uygun olmadığının, kısa ve net cümlelerle çocuğa anlatılmasını bekleriz. Üçüncü olarak; direnen çocuğa istediği kıyafetle –sokağa çıkarken değiştirmek şartıyla- balkonda birkaç dakika geçirmesini önerebiliriz. Son olarak da, “Pantolon mu giymek istersin tayt mı?” denilerek uygun seçenekler arasından tercih yapması isteyebiliriz. Bu sahnede, ağlayan, tepinen, kendini yerden yere vuran çocuğun psikolojisinin bozulacağına dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Ancak çizdiği sınırı kendisi ihlal eden, hemen kuralı değiştiren, kısaca tutarlı olmayan ebeveyn tutumunun, çocuğun psikolojik sağlığına zarar verdiğine dair bilimsel çalışma ise oldukça fazladır. Sınırlar karşısında üzülen hatta ağlayan, tutturan çocukların duygularını yaşamasına izin vermek çok önemlidir. Yetişkinler gibi çocukların da zaman zaman üzgün olması gayet normal ve doğaldır. Bireyin hep mutlu olması beklenemez. Burada ebeveyne düşen görev, duygusunu anladığını çocuğa söylemek ve hissettirmektir “Şu an üzülmeni anlıyorum. Bu kıyafeti çok sevdiğini de biliyorum. Gerçekten çok hoş bir kıyafet… Ancak -15 derece soğukta bununla sokağa çıktığında hasta olup acı çekmeni istemiyorum.” Yukarıdaki örnekte sınırın nedeni de uygun bir şekilde açıklanmıştır. Zaman zaman çocuklar, belirlenen sınırları zorlamak ve esnetmek isteyebilirler. Aslında bu durum onların, dünyanın sınırlarına dair merakları ile ilgilidir. Burada dikkat edilmesi gereken ise, ender durum ve gerekçeler hariç, konulan kuralın arkasında durmaktır. Her ebeveyn hem kendi içinde hem de partneri ile aralarında tutarlı olmak zorundadır. Yani tek ses olunmalıdır. Biraz sabır gerektirebilir ancak oturduğu zaman kurallar, hem çocuk hem de ebeveyn için özgür alanlar genişliyor demektir. Son yıllarda ebeveynler, sürekli memnuniyetsiz, ne yapılırsa yapılsın mutlu olamayan, olsa da mutluluğu çok kısa süren, “doyumsuz” çocuklardan söz etmektedir. Söz konusu çocuklarda ciddi bir öz disiplin gelişim hasarı olduğu söylenebilir. Çocuğa hedef koyma, hedefe ulaşmak için çaba gösterme, çabalarını da kendi içinde alkışlama fırsatı zamanında tanınmamıştır. Örneğin; çok fazla oyuncak alınan çocuklar… “Zekâsı gelişsin” diye çok miktarda, yapay ve bol gürültülü oyuncaklar almak yerine çocuğun doğal ortamda kendi alıcılarının açılmasına fırsat verilmelidir. Şöyle ki; çocuğun istediği bir oyuncağı hemen alıp eline vermek yerine, oyuncak için para biriktirmesi gibi basit bir manevra ya da evde aile ile birlikte atık materyaller kullanarak yapılacak bir oyuncağın kıymetini düşünelim Çocuk para yönetmeyi deneyimleyecektir. Çocuk parasını bir hedef için biriktirme çabası sergileyecektir. Haz ertelemeyi öğrenecektir. Aile etkinliği olarak atık materyallerle oyuncak yapmaya çalışmak da keyifli bir paylaşıma dönüşecektir. Sözün özü; adil, demokratik, şefkat ve saygı barındıran sınırlar her çocuğun psikolojik olgunluğu ve sağlığı için zorunlu ve önemlidir. Başka bir konuda tekrar buluşuncaya kadar hepinize “Sağlıklı Sınırlar” diliyorum. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

çocuğa kural ve sınır koyma